Hasan YILMAZ
Köşe Yazarı
Hasan YILMAZ
 

MEMLEKET ÇÜRÜK KOKUYOR!

Bu ülkede her sabah televizyonlar açılıyor; kimin kime ne dediği konuşuluyor. Kim hangi koltuğa oturdu, kim hangi koltuktan kalktı… Ama kimse sofradan kalkamayanları, o sofraya hiç oturamayanları konuşmuyor.Türkiye, yılda 23 milyon ton gıdayı çöpe atıyor. Yanlış duymadınız, 23 milyon ton…Bu, 2,5 milyon kamyon dolusu ekmek, meyve, sebze, et, süt demek.Üstelik bu israfın %40’ı evlerde oluyor.Yani bu tabloyu sadece siyasetçiler değil, biz de yaratıyoruz. TÜİK’in verilerine göre bugün Türkiye’de 16 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her dört gençten biri işsiz. Ama biz, bir dilim ekmeği çöpe atarken vicdanımızdan ses çıkmıyor. Atalarımız “Yediğin içtiğin senin olsun, ne kazandın anlat” derdi. Biz öyle bir hale geldik ki, ne yediğimizi de, ne kazandığımızı da unuttuk.Bir yanda artan açlık, bir yanda dolup taşan çöplükler… Ülke, bereketi değil, israfı kutsar hale geldi... Çürüyen sadece sebze değil!   Gıda israfının yıllık bedeli, resmi raporlara göre 214 milyar TL. Bazı yıllarda bu rakam 37 milyar dolar olarak da ifade edildi. Bu, 2024 bütçesinin neredeyse %2,5’i. Bir başka deyişle, sadece çöpe attığımız gıdalarla 1 milyon ailenin bir yıllık geçim masrafı karşılanabiliyor. Düşünün… Sadece %10’luk bir israf azaltımı bile 21 milyar TL tasarruf demek. Bu parayla bin okul yapılabilir, üç büyük şehir hastanesi kurulabilir, bir milyon aileye yıllık destek sağlanabilir. Ama biz, bu kaynağı her yıl sessizce çöpe atıyoruz. Üstelik mesele sadece gıda değil. Bir de kamu israfı var.Lüks araçlar, süs binalar, kullanılmayan havaalanları, bomboş duran stadyumlar, yanlış planlanmış yollar…Devletin kendi verilerine göre 2024 kamu yatırım programı 27,4 milyar dolar.IMF raporlarına göre bu yatırımların %15 ila %30’u verimsiz kullanılıyor.Yani her yıl 4 ila 8 milyar dolar civarında bir kamu kaynağı, tıpkı o bayat ekmekler gibi çürüyüp gidiyor. Bunu TL’ye çevirelim: 135 ila 270 milyar TL… Gıda israfıyla birleştirince, bu ülke her yıl yaklaşık 500 milyar TL’yi çöpe atıyor. Yarım trilyon! Bu parayla: Her ilde bir şehir hastanesi yapılır, 5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek sağlanır, Her işsize bir yıl boyunca asgari ücret düzeyinde destek verilir, Ülkenin tamamında okul ve yurt sorunları çözülür. Ama biz ne yapıyoruz? “Kim koltuğa oturacak?” tartışıyoruz. Televizyonlar “kim kime ne dedi” diye bağırıyor, ama kimse “kim bu ülkenin geleceğini çöpe attı?” diye sormuyor. Bir milletin geleceği, çöpe attığı değerlerde gizlidir.Bugün çöpe atılan sadece yemek değil, vicdan, üretim, emek ve umut. Mahallede paylaşmak, devlette dürüst olmak!   Cumhuriyetin ilk yıllarında, Anadolu’nun tozlu sokaklarında mahalle kültürü vardı. Kapıya gelen aça, “bizde yok” denmezdi. Bir tabak yemek, bir dilim ekmek her kapıyı gezerdi. Bugün apartmanlarda birbirimizin adını bile bilmez olduk. O günün insanı yokluk içindeydi ama utanarak yaşardı. Bugün bolluk içindeyiz ama umursamadan israf ediyoruz. Bu ülke yoksullukla savaşırken Cumhuriyet kurdu. Şimdi ise israfla savaşmadan o Cumhuriyetin ruhunu koruyamaz. Eğer her yıl çöpe giden 500 milyar TL’yi kurtarabilsek, Türkiye artık “nasıl geçineceğiz” diye değil, “nasıl büyüyeceğiz” diye konuşurdu. Ama bunun için önce iktidar şatafatı değil, şeffaflığı seçmeli. Medya, gündemi değil, gerçeği anlatmalı. Ve biz, sofrada ekmeğin hakkını, sokakta emeğin değerini hatırlamalıyız. Bir ülke, çocuklarının tabağındaki son lokmaya kadar hesap sorabildiğinde medenileşir. Biz o hesabı vermeyi unutalı çok oldu. Bu yazıyı bir köşe yazısı değil, vicdan çağrısı olarak kabul edin. Çünkü bu ülkenin en büyük sorunu açlık değil, doymamış vicdanıdır. ... Uyarı: Bu yazıda yer alan görüş ve değerlendirmeler tamamen yazarına aittir; Hasat Haber’i bağlamaz.
Ekleme Tarihi: 06 Ekim 2025 -Pazartesi
Hasan YILMAZ

MEMLEKET ÇÜRÜK KOKUYOR!

Bu ülkede her sabah televizyonlar açılıyor; kimin kime ne dediği konuşuluyor. Kim hangi koltuğa oturdu, kim hangi koltuktan kalktı…
Ama kimse sofradan kalkamayanları, o sofraya hiç oturamayanları konuşmuyor.Türkiye, yılda 23 milyon ton gıdayı çöpe atıyor.
Yanlış duymadınız, 23 milyon ton…Bu, 2,5 milyon kamyon dolusu ekmek, meyve, sebze, et, süt demek.Üstelik bu israfın %40’ı evlerde oluyor.Yani bu tabloyu sadece siyasetçiler değil, biz de yaratıyoruz.
TÜİK’in verilerine göre bugün Türkiye’de 16 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Her dört gençten biri işsiz.
Ama biz, bir dilim ekmeği çöpe atarken vicdanımızdan ses çıkmıyor.
Atalarımız “Yediğin içtiğin senin olsun, ne kazandın anlat” derdi.
Biz öyle bir hale geldik ki, ne yediğimizi de, ne kazandığımızı da unuttuk.Bir yanda artan açlık, bir yanda dolup taşan çöplükler…
Ülke, bereketi değil, israfı kutsar hale geldi...
Çürüyen sadece sebze değil!
  Gıda israfının yıllık bedeli, resmi raporlara göre 214 milyar TL.
Bazı yıllarda bu rakam 37 milyar dolar olarak da ifade edildi.
Bu, 2024 bütçesinin neredeyse %2,5’i.
Bir başka deyişle, sadece çöpe attığımız gıdalarla 1 milyon ailenin bir yıllık geçim masrafı karşılanabiliyor.
Düşünün…
Sadece %10’luk bir israf azaltımı bile 21 milyar TL tasarruf demek.
Bu parayla bin okul yapılabilir, üç büyük şehir hastanesi kurulabilir, bir milyon aileye yıllık destek sağlanabilir.
Ama biz, bu kaynağı her yıl sessizce çöpe atıyoruz.
Üstelik mesele sadece gıda değil.
Bir de kamu israfı var.Lüks araçlar, süs binalar, kullanılmayan havaalanları, bomboş duran stadyumlar, yanlış planlanmış yollar…Devletin kendi verilerine göre 2024 kamu yatırım programı 27,4 milyar dolar.IMF raporlarına göre bu yatırımların %15 ila %30’u verimsiz kullanılıyor.Yani her yıl 4 ila 8 milyar dolar civarında bir kamu kaynağı, tıpkı o bayat ekmekler gibi çürüyüp gidiyor.
Bunu TL’ye çevirelim:
135 ila 270 milyar TL…
Gıda israfıyla birleştirince, bu ülke her yıl yaklaşık 500 milyar TL’yi çöpe atıyor. Yarım trilyon!
Bu parayla:
Her ilde bir şehir hastanesi yapılır,
5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek sağlanır,
Her işsize bir yıl boyunca asgari ücret düzeyinde destek verilir,
Ülkenin tamamında okul ve yurt sorunları çözülür.
Ama biz ne yapıyoruz?
“Kim koltuğa oturacak?” tartışıyoruz.
Televizyonlar “kim kime ne dedi” diye bağırıyor,
ama kimse “kim bu ülkenin geleceğini çöpe attı?” diye sormuyor.
Bir milletin geleceği, çöpe attığı değerlerde gizlidir.Bugün çöpe atılan sadece yemek değil, vicdan, üretim, emek ve umut.
Mahallede paylaşmak, devlette dürüst olmak!
  Cumhuriyetin ilk yıllarında, Anadolu’nun tozlu sokaklarında mahalle kültürü vardı.
Kapıya gelen aça, “bizde yok” denmezdi.
Bir tabak yemek, bir dilim ekmek her kapıyı gezerdi.
Bugün apartmanlarda birbirimizin adını bile bilmez olduk.
O günün insanı yokluk içindeydi ama utanarak yaşardı.
Bugün bolluk içindeyiz ama umursamadan israf ediyoruz.
Bu ülke yoksullukla savaşırken Cumhuriyet kurdu.
Şimdi ise israfla savaşmadan o Cumhuriyetin ruhunu koruyamaz.
Eğer her yıl çöpe giden 500 milyar TL’yi kurtarabilsek,
Türkiye artık “nasıl geçineceğiz” diye değil,
“nasıl büyüyeceğiz” diye konuşurdu.
Ama bunun için önce iktidar şatafatı değil, şeffaflığı seçmeli.
Medya, gündemi değil, gerçeği anlatmalı.
Ve biz, sofrada ekmeğin hakkını, sokakta emeğin değerini hatırlamalıyız.
Bir ülke, çocuklarının tabağındaki son lokmaya kadar hesap sorabildiğinde medenileşir.
Biz o hesabı vermeyi unutalı çok oldu.
Bu yazıyı bir köşe yazısı değil, vicdan çağrısı olarak kabul edin.
Çünkü bu ülkenin en büyük sorunu açlık değil,
doymamış vicdanıdır.

...
Uyarı: Bu yazıda yer alan görüş ve değerlendirmeler tamamen yazarına aittir; Hasat Haber’i bağlamaz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hasathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.