Türkiye de son 20 yıllık süreç içerisinde tohum, gübre, yem, yerli hayvan üretimi TÜİK verilerini ele aldığımızda neredeyse dipleri görmüş olduğu alenen ortadadır.
Nereye Gitti Bizim Sarıkızımız, Zavotumuz, Karakızımız,Alacamız?
TÜİK 2024 verilerini göz önünde bulundurduğumuzda ülkemizde hali hazırda 16–17 milyon büyük başın %47–50 kısmı Kültür ırkları (Holstein, Simmental, Montbeliard vb.) yani ithal ırkları kapsarken %44–46 oranında Yerli Kırması, sadece ve sadece %6–8 oranında (Sarıkız,Zavot,Karakız,Alaca,Bozkız vb.) yerli sığırımızın bulunduğunu ortaya koymakta. Nitekim koruma altına alınmış olsa da 2000 yılı TÜİK verilerinde %37 olan yerli sığırımız 2024 yılına gelindiğinde %6’lık oranlara düşerek dibi görmüş vaziyettedir. Yerli ırk küresel ısınma, yeni hastalıklar veya yem kıtlığı gibi Dünya’yı bekleyen büyük Gıda ve Su Krizi dönemi içerisinde ülkemiz adına büyük bir rol oynamasıyla birlikte şayet ki üretimi ile artışı sağlanırsa devlet işbirliği dahilinde ithal hormonel yemlerin hayvanlarımıza yedirilmesi engellenirse dış yem bağımlılığımızın önünde bir hayli geçilebilinir. Kültür Irkları gibi bizim Sarıkızımız yem seçmez, doğal şartlara uyum gösterir tabiri caizse memleketi için insanlara etiyle,sütüyle, tezeğiyle hizmet eder. TDGF’nin açıkladığı verilere göre hayvan yeminin başlıca ham maddeleri olan soya fasulyesi (992 milyon dolar) , mısır (609 milyon dolar) ve ayçiçeği yağı(609 milyon dolar) yine ithal edilmiştir. Yemdeki dışa bağımlılık yerli hayvan üretimi ve yerli tarımsal üretimin desteklenmesiyle kontrol altına alınmalıdır.
GÖZ GÖRE GÖRE ZEHİRLENİYORUZ!
Tohumculuk Sektör Raporuna göre ülkemiz 2024 yılında 364 milyon dolarlık başlıca Mısır(55,48 milyon dolar), Şeker Pancarı(47,19 milyon dolar),Patates(24,48 milyon dolar),Ayçiçeği(15,35 milyon dolar),Buğday Arpa (373–405 bin dolar) ,Pamuk(178 bin dolar) tohum ithal etmekte. İthal tohumlar tek ekimlik olmakla beraber topraklarımıza birçok hastalığı da bırakmakta. Bu hastalıklarla da mücadele adına yine, mantar hastalıkları için 13.420 TON, yabancı otlara karşı 18.145 TON, zararlılara karşı 12.727 TON, kırmızı örümcek gibi zararlılara karşı 2.223 TON, kemirgenlere karşı 221 TON, Diğer Hastalıklara karşın 6.779 TON ilaç kullanılmak zorunda kalınıyor.( Tarım ve Orman Bakanlığı, Resmi Tarımsal İlaç İstatistikleri) İlaçların reçetesiz satılması Ortadoğu ülkelerinden gelen ucuz kaçak ilaçlarında kullanımıyla beraber her lokmamızda, çeşmemizden içtiğimiz her bir yudum suda tehlikeye adım adım yaklaşıyoruz. Bu tehlikelerinde başında çocuklarda gelişim hastalıkları, diğer yaşıt guruplarında ise erken bunama, kanser gibi sonuçları da doğurmakta.
Ülkemizin geleceği adına TÜRK GIDA EGEMLİĞİ ANAYASA İLE KORUMA ALTINA ALINMALIDIR! Bununla birlikte hem hayvancılıkta hem de tarımsal alanda yeni Reformlar gerçekleştirilerek sadece toprağa bağlı tarımın yanı sıra topraksız tarım alanında da yeni gelişmelere yer verilmeli, bilinçli çiftçi ve üretici toplulukları oluşturularak önümüzde Dünya’yı sarsacak olan Gıda ve Su Krizine yön verilmelidir. Sözlerime bir alıntı ile son vermek isterim:
“Kılıçla ülke alanlar sabanla ülke alanlara yenilmeye mahkumdur.(Gazi Mustafa Kemal Atatürk)”
Hasan Yılmaz
Not:Bu yazıda yer alan görüş ve değerlendirmeler yazarına aittir; Hasat Haber’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.