Hasan YILMAZ
Köşe Yazarı
Hasan YILMAZ
 

Çiftçi Açsa, Şehir Tok Kalmaz

Eskiden köylerin girişinde "Köylü milletin efendisidir" yazarken,şimdi o köylü, şehirde kuryelik yapıyor, tarla traktör görmeden hobi bahçesi hayali kuruyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2002’de tarımda çalışan sayısı 7 milyondu, bugün 4 milyona bile zor ulaşıyor. Üretici yok, çünkü artık üretmek suç gibi... Mazot zamlandı, gübre uçtu, tohum ithal, çiftçi borçlu. Ama gariptir, her hasat mevsimi geldiğinde televizyonlara çıkarlar: “Rekor üretim!” diye manşet atarlar. Sanki çiftçi değil de sihirbaz bu milleti doyuruyor. Geçtiğimiz yıl Tarım Kredi Kooperatifleri’nin gübre fiyatları %140 arttı. Ama tarım politikası “destekliyoruz” parantezinde övülmeye devam ediyor. Ne destekmiş arkadaş, çiftçinin eline geçen yıllık tarımsal destek ortalaması 28 milyar lira. Peki çiftçinin borcu? 650 milyar lira civarı. Destek mi verdiniz, borç batağını mı derinleştirdiniz? Adana’da çiftçi pamuk ekiyor, kilosuna 20 lira harcıyor, tüccar 17 liraya alıyor. Aradaki 3 lira zarar çiftçiye kalıyor, sonra aynı pamuğu ithal edip “sanayiyi büyütüyoruz” diyoruz. Pamuk ithalatına ödediğimiz para sadece 2024’te 2 milyar doları geçti. Yani biz kendi çiftçimize değil, başka ülkelerin çiftçisine can suyu oluyoruz. Bu arada Hollanda'nın yüz ölçümü Konya kadar, tarım ihracatı 140 milyar dolar. Bizdeyse tarım ihracatı 35 milyar dolara zor dayanıyor. Evet evet, yanlış okumadınız… Hollanda! Traktörü bile bizden ithal ediyor ama domatesi bize satıyor. Biz ne yapıyoruz?... Bir de “Tarımda dijitalleşme” diyorlar. Wi-Fi olmayan köyde, E-Devlet’ten destek başvurusu bekliyorlar. Kurban Bayramı’nda kurban kesemeyen emekli gibi; çiftçi de mahsulü toplayamıyor ama hâlâ “millî tarım politikamız” var! Bakın, 2024 verilerine göre Türkiye’de tarım alanı 20 milyon hektarın altına düştü. Oysa 1990’larda bu rakam 27 milyon hektardı. Ne oldu bu tarlalara? AVM oldu, villa oldu, rezidans oldu. Köylüye kalan? Alım garantisiz mahsul, bir de yüksek faizli kredi. Tarım Bakanı çıkıyor “Üretim arttı” diyor. Tarlaya inip bakınca üretim değil, sabır artmış. Çiftçinin sabrı. O yüzden bu ülkenin en stratejik meselesi artık savunma sanayi değil, tarım. Çünkü tank da üretirsiniz, roket de… Ama buğday yetiştiremiyorsanız, ekmeğe muhtaç kalırsınız. Bir ülkede çiftçi mutsuzsa, markette halk pahalıya alışveriş yapıyorsa, bu sadece ekonomik kriz değildir. Bu, yönetişim krizidir. Tarım politikanız ithalata bağımlıysa, siz bağımsız değilsiniz. Ve unutmayın… Çiftçi açsa, şehir tok kalmaz. Toprak susarsa, ülke susar. YAZAR:HASAN YILMAZ Not: Bu köşe yazısı, yazarının kendi değerlendirmelerini ve görüşlerini içermektedir.
Ekleme Tarihi: 19 Haziran 2025 -Perşembe
Hasan YILMAZ

Çiftçi Açsa, Şehir Tok Kalmaz

Eskiden köylerin girişinde "Köylü milletin efendisidir" yazarken,şimdi o köylü, şehirde kuryelik yapıyor, tarla traktör görmeden hobi bahçesi hayali kuruyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2002’de tarımda çalışan sayısı 7 milyondu, bugün 4 milyona bile zor ulaşıyor. Üretici yok, çünkü artık üretmek suç gibi... Mazot zamlandı, gübre uçtu, tohum ithal, çiftçi borçlu. Ama gariptir, her hasat mevsimi geldiğinde televizyonlara çıkarlar: “Rekor üretim!” diye manşet atarlar. Sanki çiftçi değil de sihirbaz bu milleti doyuruyor.


Geçtiğimiz yıl Tarım Kredi Kooperatifleri’nin gübre fiyatları %140 arttı. Ama tarım politikası “destekliyoruz” parantezinde övülmeye devam ediyor. Ne destekmiş arkadaş, çiftçinin eline geçen yıllık tarımsal destek ortalaması 28 milyar lira. Peki çiftçinin borcu? 650 milyar lira civarı. Destek mi verdiniz, borç batağını mı derinleştirdiniz?


Adana’da çiftçi pamuk ekiyor, kilosuna 20 lira harcıyor, tüccar 17 liraya alıyor. Aradaki 3 lira zarar çiftçiye kalıyor, sonra aynı pamuğu ithal edip “sanayiyi büyütüyoruz” diyoruz. Pamuk ithalatına ödediğimiz para sadece 2024’te 2 milyar doları geçti. Yani biz kendi çiftçimize değil, başka ülkelerin çiftçisine can suyu oluyoruz.
Bu arada Hollanda'nın yüz ölçümü Konya kadar, tarım ihracatı 140 milyar dolar. Bizdeyse tarım ihracatı 35 milyar dolara zor dayanıyor. Evet evet, yanlış okumadınız… Hollanda! Traktörü bile bizden ithal ediyor ama domatesi bize satıyor. Biz ne yapıyoruz?...
Bir de “Tarımda dijitalleşme” diyorlar. Wi-Fi olmayan köyde, E-Devlet’ten destek başvurusu bekliyorlar. Kurban Bayramı’nda kurban kesemeyen emekli gibi; çiftçi de mahsulü toplayamıyor ama hâlâ “millî tarım politikamız” var!


Bakın, 2024 verilerine göre Türkiye’de tarım alanı 20 milyon hektarın altına düştü. Oysa 1990’larda bu rakam 27 milyon hektardı. Ne oldu bu tarlalara? AVM oldu, villa oldu, rezidans oldu. Köylüye kalan? Alım garantisiz mahsul, bir de yüksek faizli kredi.
Tarım Bakanı çıkıyor “Üretim arttı” diyor. Tarlaya inip bakınca üretim değil, sabır artmış. Çiftçinin sabrı.
O yüzden bu ülkenin en stratejik meselesi artık savunma sanayi değil, tarım. Çünkü tank da üretirsiniz, roket de… Ama buğday yetiştiremiyorsanız, ekmeğe muhtaç kalırsınız.
Bir ülkede çiftçi mutsuzsa, markette halk pahalıya alışveriş yapıyorsa, bu sadece ekonomik kriz değildir. Bu, yönetişim krizidir. Tarım politikanız ithalata bağımlıysa, siz bağımsız değilsiniz.


Ve unutmayın…
Çiftçi açsa, şehir tok kalmaz.
Toprak susarsa, ülke susar.

YAZAR:HASAN YILMAZ

Not: Bu köşe yazısı, yazarının kendi değerlendirmelerini ve görüşlerini içermektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hasathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.